Sünnet önemli bir ameliyattır, bu nedenle yapılacak cerrahi işlem, uygun koşullarda ve deneyimli Çocuk Cerrahları ve Çocuk Ürologları tarafından yapılmalıdır. Ancak pratik uygulamadaki zorluklar ve bazı toplumsal gerçekler dikkate alınarak, sünnet konusunda eğitimli ve deneyimli hekimler tarafından da bu işlem yapılmaktadır. Hatta birçok doktor olmayan sağlık çalışanı tarafından (Hekim olmayan birisinin sünnet yapması 2015 yılından beri ülkemizde yasaklanmıştır) sünnet uygulanmaya devam etmektedir. Özellikle bu kişiler tarafından yapılan toplu sünnetlerde her çocuğa gerekli duygusal, teknik ve uygun steril koşulların sağlanması için özen gösterilememektedir. Bu kargaşa ortamında hatalı sünnet, enfeksiyon ve diğer komplikasyonların oluşma ihtimali daha da artmaktadır. Sünnet komplikasyonlarının oranı % 0,2 ile % 5 arasında değişmektedir ve bu komplikasyonların bazılarında ikinci bir operasyon veya sünnet revizyonu gerekliliği ortaya çıkabilmektedir. Bunlar kısaca şu başlıklar altında toplanabilir:
- Şekil bozukluğu: Uygun olmayan teknik ya da işin uzmanı olmayan kişilerin yaptığı sünnetlerde gözlenir ve bu durumda revizyon gerekebilir.
- İnklüzyon kistleri: Üç sebebi vardır; a) Sünnette dikiş hattında derinin epidermis katmanının cilt altına doğru kıvrılması sonucu, b) Smegma denilen kistlerin iyi temizlenememesi sonucu deri altında kalması, c) Damar bağlamakta kullanılan ipler nedeniyle oluşur. Takiplerde (ortalama 6 ay) düzelme yoksa cerrahi uygulanmalıdır.
- Kötü nedbe dokusu: Yara uçları dikilmeyip sekonder iyileşmeye bırakıldığı durumlarda, uygun olmayan koşullarda yapılan sünnetlerden sonra ya da koter benzeri aletler kullanılarak yapılan sünnetlerden sonra ortaya çıkmaktadır.
- Üretral Fistül: Sünnet sırasında üretranın yaralanması sonucu üretrokütanöz fistül gelişebilir. Cerrahi olarak düzeltilmesi gerekir.
- Prepisyumla (sünnet derisi) birlikte fazla penis cildi kesilmesi: Ciddi şekil bozukluklarına ve bu deformitelerin düzeltilmesi için daha büyük ameliyatların uygulanmasına neden olabilir.
- Cilt köprüsü: Özellikle yeni doğan sünnetinin en sık karşılaşılan komplikasyonlarından olup, sünnet derisi mukozasının glanstan tam ayrılmaması veya sünnet sırasında glans yaralanması sonucu yaralı glans bölgesinin insizyon hattına birleşerek yapışması nedeniyle gelişir. Zamanla ayrılma söz konusu değildir ve hatta ereksiyon oluştuğunda peniste eğrilik ve ağrıya neden olur. Cerrahi olarak düzeltmek gerekir.
- Sünnet Derisinin Yetersiz Kesilmesi ve sekonder fibrozis: Bu durumda sünnet ile amaçlanan görünüm sağlanamaz. Yetersiz sünnet nedeniyle tekrar girişim yapılan ailelerin birçoğunun ortak hikayesi, daha önceki sünnet sonrasında kalan fazla sünnet derisinin çocuk büyüdükçe normale döneceğinin söylendiği ancak bunun gerçekleşmediğidir. Bununla birlikte yetersiz doku eksizyonu nedeniyle revizyon gerekliliği tartışmalıdır ve net kriterler yoktur.
Sünnet: “penis başını örten prepisyum adı verilen sünnet derisinin, penis başının rahatlıkla dışarı çıkmasına izin verecek ölçüde cerrahi olarak kesilerek çıkartılması işlemidir”.
Sünnet revizyonu, sadece sünnet olmamış görüntüsü olan kişilerde, penis başı dışarı çıkartılabiliyorsa kozmetik kaygı nedeniyle karar aileye bırakılarak uygulanabilir. Özellikle elektrik akımının kontrol edilemediği koterle yapılan sünnetlerden sonra oluşan sekonder fibrozis olgularında ise penis başı dışarı çıkartılamadığı için sünnet revizyonu gereklidir. Yani hastalar tekrar sünnet edilerek problem giderilmelidir.
Çocuk lokal işlemi tolere edebilecek yaşta olsa bile sünnet revizyonunun genel anestezi altında yapılması önerilir. Bu nedenle ülkeden ülkeye değişmekle birlikte sünnet revizyonlarının azımsanamayacak bir maliyeti vardır. Ayrıca unutulmamalıdır ki, tekrar yapılan bu cerrahi işlemlerin de bir komplikasyon riski vardır ve bu oran %0-1,8 arasında değişmektedir.